TARİHTEN GELEN ÖLÜMCÜL HATA!

  1999 YILINDA BİZ BÜYÜK BİR FIRSATI KAÇIRDIK…

Şehirleşme ve yapılaşma açısından Düzce’nin tarihine bakacak olursak; bölgeye ilk yerleşen topluluk M.Ö. 10.Yüzyılda Mariandynler, 6.Yüzyılda ise Dor kavmi, M.Ö 3.Yüzyılda Bithinyalılar, daha sonra Romalılar, Bizanslılar, Osmanlılar ve Cumhuriyet dönemi olmak üzere günümüze kadar gelmektedir.

Romalılar dönemine kadar YERLEŞİM YERİ ESKİ ADI PRUSİAS AD HYPİUM OLAN,  KONURALP BÖLGESİ OLMUŞ VE O ZAMANA KADAR DÜZCE OVASI’NA YANİ ŞİMDİKİ ŞEHRİN MERKEZİNE YERLEŞİM OLMAMIŞTIR.

TARİHTEN GELEN BÜYÜK HATA!!!

O dönemde bataklık olan DÜZCE OVASI, ISLAH EDİLEREK TARIM ALANI OLARAK KULLANILMIŞTIR.   

Yani Romalılardan günümüze kadar Düzce Ovası’na yerleşmek suretiyle yapılan tarihi hata günümüze kadar büyüyerek gelmiştir.

Öyle ki 1944 depreminde, tek katlı ahşap binalar dahi yıkıldı…

1957 depreminden sonra ise Düzce’de betonarme binalar görülmeye başlandı.

İlk betonarme binalardan biri de şehrin sosyal hayatında önemli bir yere sahip Cumhuriyet Kıraathanesi’dir.

İzmit’in Hereke ilçesinde beton fabrikası’nın kurulması ve buradan gelen çimento ile Düzce‘de yapı malzemesi tamamen değişmiş ve yeni yapılan binalar betonarme olarak inşa edildi…

BUNDAN DA ANLAŞILIYOR Kİ BİNALARDA MALZEMEDEN ÇOK ZEMİN ÖNEMLİ…

Kısacası bölgenin 1.derece deprem bölgesi olması ve zeminin kaygan olması nedeniyle kayıplarımızdan ve tarih hatadan ders almadığımız gibi tam aksine 1950’lerden sonra çok katlı binaların yapılması ve çoğalması, riskin artmasına neden oldu…

1999 DEPREMİNDE TARİHİ HATANIN BEDELİNİ ACI ŞEKİLDE ÖDEDİK,

Ne acıdır ki tarihten gelen ölümcül hatayı, çok katlı binalar yaparak devam ettirdik ve 1999 depreminde bunun bedelini acı şekilde ödedik,  hala da ödemeye devam etmekteyiz.

DÜZCE OVASI’NA YERLEŞMEK NEDEN HATAYDI?

Düzce Ovasının zemini kaygandır. Alüvyal ve kolivyal  topraktır. Düzce arazisi henüz oturmuş ve yerleşmiş değildir.  Düzce, aktif deprem kuşağı içinde yer almaktadır. (1. Derece deprem kuşağı) Tektonik bakımdan çok hareketli olan bu bölge Düzce'de de etkisini gösterir. 

KISACASI ŞEHRİMİZİ YUMUŞAK VE KAYGAN ZEMİNE KURMUŞUZ…

Öte yandan Düzce Ovası  yerleşime elverişli değil tamamen tarıma elverişli ovadır. Ova I. sınıf tarım toprağına sahiptir. Alüvyal ve kolüvyal topraklara sahip ovanın verimi yüksektir.  

 TARIM ALANINA ŞEHİR KURMUŞUZ…

1999 DEPREMİNDEN SONRA BÜYÜK FIRSATLAR KAÇIRDIK…

1999 depreminden sonra il olmamızla bir fırsat yakaladık. Daha doğrusu ağır bedel ödediğimiz hatadan dönme fırsatı yakaladık. Neydi bu fırsat…?

ŞEHRİ KUZEY BATI VE KUZEY DOĞUYA TAŞIMALIYDIK…

Şehrin merkezinde bulunan binaların büyük çoğunluğu yıkılmıştı.

Biz kalan ve büyük olasılıkla hasarlı olan binaları da yıkıp bu bölgeden uzaklaşarak tarım alanı olarak değerlendirmeli,

Şehri Kuzey Doğu ve Kuzey Batıya, yani eski adı Kalıcı Konutlar olan şimdiki adıyla Bahçeşehir bölgesi tarafında ve Konuralp tarafına şehri taşımalıydık.

Zira o bölgelerin Düzce Ovası’na göre zemini daha sağlamdır.

ŞEHRİ DAHA SAĞLAM ZEMİNE TAŞISAYDIK NE OLACAKTI?

Peki, 1999 yılında mevcut şehri taşısaydık ne gibi sonuçları olacaktı.

1-Depreme daha dayanıklı ve o bilinçle sağlam zemine yapılan binalarda yaşayacak ve depreme karşı daha savunmalı ve tedbirli olacaktık…

2-Hava kirliliği sorununu yaşamayacaktık. Zira Düzce Ovası coğrafi olarak çukurun içinde ve hava sirkülâsyonu olmayan bir bölge…

3-Malumunuz dünyamızda gıda sıkıntısı yaşanmakta ve yakın gelecekte bu durum krize dönüşecek… Düzce Ovası da verimli tarım alanı olduğundan belki de Düzce Ovası bir Konya Ovası gibi gıda ve tarım merkezi olacaktı…

Maalesef biz o zamanlar saydığımız ve daha birçok fırsatı kaçırdık.

KALICI TEDAVİ YERİNE PANSUMAN TEDAVİSİ UYGULADIK…

 Artık ne düşünüldü, kim ya da kimler engel oldu bilemiyoruz tabi ama biz ağır hastayı ameliyat etme yerine aspirinle geçiştirdik.

Ağır yaralı vücuda pansuman uygulayarak tedavi ettiğimizi zannettik.

%80’i yıkılan binaları güçlendirerek, hatta en acısı ağır hasarlı binalarda dahi ikamet ederek hatalar zincirini devam ettirdik. 

  KENTSEL DÖNÜŞÜMLE YENİLEMEMİZ SAYESİNDE ŞİMDİLİK KURTULDUK!!!

Gerçi 20 yıldan beri yani AK Parti döneminde,Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın   "yatay mimari" yaklaşımı sayesinde konut stoğumuzun yüzde 80'ini kentsel dönüşümle yeniledik.

 4 katlı binalara izin vermedik ve binaları güçlendirerek 23 Kasım depreminde yara almadan kurtulduk. Ama şimdilik…

Zira deprem bölgesi olduğumuz gerçeğinden hareketle Allah göstermesin!!! Olası daha şiddetli depremlerde ne olacağını Allah bilir…

BUNDAN SONRA DEPREME KARŞI NASIL MÜCADELE ETMELİYİZ?

Evet, tarihi fırsatı kaçırdık, BUNDAN SONRA DA KOLAY KOLAY GELMEZ…

Peki bundan sonra yapılaşma ve şehirleşme açısından neler yapmalıyız…?

 Bundan sonra yapacağımız şey; devlet ve millet el ele, büyük bir kararlılıkla, seferberlik ilan ederek;

Mevcut yaşlı ve hasarlı binalarımızı derhal yıkmalı,  diğer hafif hasarlı ve hasarsız binalarımızı güçlendirmeli,  yeni yapacağımız binaları da depreme dayanıklı yapma hususunda, binayı yapan müteahhit, kontrol eden, izin veren kurumlar olarak çok hassas davranmalıyız.

Hatta YENİ YAPACAĞIMIZ BİNALARI, PARADAN, MENFAATTEN ÇOK CAN GÜVENLİĞİMİZİ DÜŞÜNEREK,  ŞEHRİN KUZEY DOĞUSU VE KUZEY BATISINA,  SAĞLAM ZEMİNLERDE YAPMALIYIZ…

HARCAMADAN VE PARADAN KAÇMAMALIYIZ…

PARA PUL GERİ GELİR AMA YİTİRDİĞİMİZ CANLAR GERİ GELMEZ MAALESEF…

Sonuç olarak, maalesef biz Düzceliler olarak, Düzce Ovası’nda depreme karşı üst düzeyde tedbirli yaşayarak, hava kirliliğine karşı da çözüm arayarak yaşayacağız… Çünkü şehrimizde yaşadığımız sürece bu sorunlardan kaçış yok…

“YAŞADIĞINIZ YER KADERİNİZDİR” SÖZÜ GEREĞİ TEDBİRİMİZİ ALIP TAKDİRİ YÜCE YARADANA BIRAKACAĞIZ…